Monday, March 24, 2014

Akdeniz Karadeniz adı nereden geliyor


Renkler, her toplumda değişik anlamlar ifade eder. Ak renk Türk'lerde ve Çin'lilerde batıyı temsil ederken, Hint'lilerde doğuyu, Maya'larda kuzeyi temsil eder (Gabain 1968: 109). Her topluluğun yücelttiği veya sevmediği renkler olduğu gibi, bu renklerin belirttiği yönler de farklıdır. Bir toplulukça sevilen renkler, bir diğer toplulukça sevilmeyebilir. Renkler, gerçek niteliklerinin yanı sıra bazen bir değer yargısı olarak da kullanılabilmektedir (Ögel, 1991: 377). Sarı renk, Çin, Tibet gibi toplulukların kültüründe imparatorluklarının simgesi olması dolayısıyla en sevilen renk iken, Türk kültüründe önemli bir yeri olmadığı gibi, felaket, kötülük ve hastalığın sembolü olmuştur (Ögel, 1991: 31, 480).  Örneğin, "Ak", temizlik, anlık, ululuk, yaşlılık, tecrübe, büyüklük gibi yüceltici sıfatlarının yanı sıra Batı'yı temsil eden "Kara" kelimesi ise toprak, güç, kuvvet ve bazen de keder, yas ve alt tabaka anlamlarını da taşıdığı gibi Kuzey'i de temsil eder (Ögel, 1991). Modern dönemde krallığın rengi turuncunun Hollanda'daki önemi gibi.

Ayrıca dünyanın dört bölüme ayrılması ve renklere göre düzenlenmesi fikrinin de yalnız Türk'lere ve Çin'lilere mahsus olmadığı bilinmektedir. Türk'lerde, Doğu=mavi/yeşil, Batı=ak, Güney=kızıl, Kuzey=kara renkleri ile sembolleştirilmiştir. Çin'lilerin renklerle yön belirleme kültürü Türk'ler ile aynıdır.  M.Ö.  Moğolistan steplerindeki halklar, Şaman inancında olup, mavi, kırmızı, beyaz ve siyah renkleri ile Doğu, Güney, Batı ve Kuzey yönlerini belirlemişlerdir.

Hunların ordu yapısında, Hun hükümdarı dışında, hiyerarşik sırasıyla Sol ve Sağ Bilge beyi, Sol ve Sağ Kolu beyi, Sol ve Sağ general, Sol ve Sağ bölük komutanı, Sol ve Sağ Kutluk Beylerinden, tüm Sol beyleri doğuda, Sağ beyleri de batıda otururken, Hun hükümdarı da ortada oturuyordu (Ssu-ma-ch'ien ; 1975 : 2890-2891). Genelde Sol bey, Sağ beye göre büyük idi (Fen-ye, 1965 : 2944). Bu belgelere göre, Hunlar doğu yönüne önem vermekte ve bu yönün Hunlar için sol taraf olduğu anlaşılmaktadır. Bu da Göktürklerle tipik benzerlikleri olduğunu göstermektedir. Hunlar çadırlarda toplu halde iken, büyükler sırtlarını kuzeye dönerek sol tarafta otururlardı (Ssu-ma-ch'ien, 1975: 2890). Bu belgelerden Hunların güneşin doğduğu yöne, yani doğu yönüne çok önem verdiği anlaşılmaktadır. Hunlar için doğu yönü sol, batı yönü sağdır. Kuzey yönü arka, güney yönü ise ön taraftır.

Bunun dışında, Hunlar mavi, siyah, beyaz ve kırmızıdan oluşan dört renkle, dört yönü sembolleştiriyordu. Shih-chi'ye göre, M.Ö. 2000 yılında Hun hükümdarı Mete’nin ordusunda beyaz atlı askerler batı yönünde, gök atlı (yüzü ve burnu beyaz, bedeni mavi) askerleri doğu yönünde, siyah atlı askerleri kuzey yönünde, kırmızı atlı askerleri güney yönünde Çinlilerle savaşmıştır.  

Türklerin, M.Ö. 7. yy'larda renklerle yönü sembolleştirdikleri bilinmektedir. Çinliler ise M.Ö. 3. yy'larda ancak renk ile yönü özdeşleştirmeye başlamışlardır. Çinliler, Türklerden farklı olarak dört yönün ortasını temsil eden sarı rengi katmışlardır.

Eski Türkler, dört yönü dört renkle sembolleştirirken, yönlerin her biri biter sembolik hayvan tarafından temsil edilmiştir. Doğuyu mavi-koyun, Batıyı beyaz-köpek, Güney'i kırmızı-çaylak, Kuzey'i ise siyah-yaban domuzu temsil etmektedir. Çinlilerde ise Doğu tarafına ejder, Güney tarafına kuş, Batı tarafına beyaz kaplan, Kuzey tarafına da kaplumbağa bakardı. Bu bölümlerden her biri bır renkle temsil edilmekteydi. Orta kısmı sembolleştiren hayvan ise eski Türklerin Kotus (Kut=Mukaddes, Us=Öküz) dedikleri ve Uygur Türklerinin günümüzde de Kotaz dedikleri bir çeşit öküz idi (Gabain, 1968: 108).
Eski Türklerde dört yönün dört hükümdar tarafından yönetildiğini de Orhun Kitabelerinden öğrenmekteyiz. "Yir Sup" adı verilen bu hükümdarlar dört taneydi. Gök Han (Mavi Hükümdar, Doğu'da), Kızıl Han (Kırmızı Hükümdar, Güney'de) Ak Han (Beyaz Hükümdar, Bati da) ve Kara Han (Kara Hükümdar, Kuzey'de) (Celal Esad Arseven, 1987: 15).
  •           Doğu; mavi,yeşil
  •          Batı; ak (beyaz)
  •          Kuzey; kara (siyah)
  •          Güney; kızıl (al)
  •          Merkez; sarı ve altın ile ifade edilmektedir.

Dağ, deniz, şehir, vadi, çöl ve nehir isimlerinin başında yer alan renkler aynı zamanda bir yönü temsil etmektedir. Bu kapsamda; Akdeniz (Batı Denizi), Karadeniz (Kuzey Denizi), Yeşilırmak (Doğu Irmak), Ak Hunlar (Batı Hunları), Kızıl Deniz (Güney Denizi) anlamına gelmektedir. Batı’yı ifade eden Ak kelimesi Akdeniz isminin, Kuzeyi ifade eden Kara kelimesi de Karadeniz isminin kaynağını teşkil etmektedir.

Bahr-i Siyah (Karadeniz) ve Bahr-i Sefid (Akdeniz) (sefid ak demek) olarak isimlendirilen denizler, Türklerin coğrafyayı anlamlandırma olgularının derinliğini gösterdiği gibi, üzerinde yaşanılan ve uğruna mücadele edilen coğrafyanın korunması ve kollanması kadar, adlandırılması ve anlamlandırılmasının da önemli olduğunu göstermektedir. Akdeniz ve Karadeniz isimleri, özü itibarı ile Türk algılamasının ve adlandırmasının bir sonucudur.

Türk Mitolojisinde Yönler ve Anlamları 

Doğu yönünün rengi mavi, hayvanı mavi ejder (kök luu), mevsimi bahar, vakti sabah, elementi ağaç ve yıldızı Igaç Yultuz olarak adlandırılan Jüpiter'dir.

Kuzey yönünün rengi siyah, hayvanı kara yılan, mevsimi kış, vakti gece yarısı, elementi su ve yıldızı Suv Yultuz olarak adlandırılan Merkür'dür.

Güney yönünün rengi kırmızı, hayvanı kızıl saksağan (kızıl sagızgan), mevsimi yaz, vakti öğle, elementi ateş ve yıldızı Ot Yultuz olarak adlandırılan Mars'tır.

Batı yönünün rengi beyaz, hayvanı ak pars (ak bars), mevsimi güz, vakti akşam, elementi maden ve yıldızı Erklig olarak adlandırılan Venüs'tür.

Tüm yönlerin ortasında bir merkez alan bulunmaktadır. Bu merkezin rengi sarı, elementi toprak ve yıldızı Sarı Orunguluk olarak adlandırılan Satürn'dür.

Bu yönlerin mevsimler ve vakitler bakımından saat yönünde dönmekte olan bir tasarıma işaret ettiği açıktır. Sabahı öğle, öğleyi akşam, akşamı gece takip eder. Baharı yaz, yazı güz, güzü kış takip eder. Öylece, doğuyu güney, güneyi batı, batıyı kuzey takip etmektedir. Bütün bunların gökyüzü gözlemleriyle ve esasında yıldızların (daha doğrusu gezegenlerin) hareketleriyle ilgili olduğu açıktır.

Mevsimler arasındaki geçişler bu yönlerin sembolleri olan hayvanlar arasındaki etki mücadelesi ile de ilişkilidir. Örneğin, mavi ejder gökyüzünün tepesinde yükseldiğinde vakit bir bahar sabahıdır. Oysa yaz mevsiminin öğle vaktinde en yüksek noktasına çıkan hayvan kızıl saksağandır. Buna karşılık, kara yılan bu vakitte yer altının en derin noktasına inmiştir.

Yönler ve simgeleri arasında gerçek bir üstünlük sıralaması yoktur. Ancak Türkler doğu yönünü her zaman diğer yönlerden daha farklı görmüş ve güneşin yükseldiği bu yöne diğerlerine nispeten biraz daha önem vermişlerdir. Kuzey yönünün de güneye nispetle daha fazla önemsendiği söylenebilir. Bu sonuncusunda herhâlde Çinlilerin Türkleri "Kuzeyli" olarak adlandırmasının da etkisi vardır.



KAYNAKÇA
ARSEVEN, Celal Esad, Türk Sanatı, Cem Yayınevi, 1987.
GABAİN, A.V., "Renklerin Sembolik Anlamları", Türkoloji Dergisi, Ankara, 1968.
ÖGEL, Bahaeddin, Türk Kültür Tarihine Giriş, Kültür Bakanlığı Yayını, Ankara, 1991.
SSU, Ma-ch'ien, Shih-chi (Tarihî Hatıralar), Chung-hua, Shu-chü, Pekin, 1962.