Monday, January 13, 2014

Mobil İletişimin Yaratıcısı Holywood Yıldızı Hedy Lamarr


Sanatçılık ve Yaratıcılık elele

Hollywood sanatçısı Lamarr, mobil iletişimin geliştirilmesinde önemli rol oynamıştı. Lamarr bu işi, Hitler ve Mussolini için silah sistemleri geliştiren ilk kocasının iş toplantılarına katılması sayesinde başarmış. ABD'ye kaçtıktan sonra, Alman denizaltılarına atılan torpillerin radyo frekanslarının kırılmasını önleyen bir sistem geliştirmiş, patentini de almıştı. Bu icat, bugün uydu haberleşmesinin temelini oluşturuyor.


Altı koca değiştiren, Ecstasy adlı ilk filminde çıplak yüzdüğü için Amerika ve Avrupa çapında sansasyon yaratan, filmi ABD’de yasaklanan, II.Dünya Savaşı sırasında Amerikalı askerlerin poster kızı olan Lamarr, torpillerin uzaktan kumandası için farklı frekanslardan işleyen bir iletişim sistemi geliştirmiş olsun! Ve bu sistem günümüzde cep telefonlarının dinlenmesini engellesin, uydu teknolojisinin, uzaktan kumanda mekanizmasının temelini oluştursun. İnanılır gibi değil.

Asıl adı, Hedy Lamarr değil, Eva Marie Kiesler. Zengin, seküler yahudi, bir bankacı ailenin kızı olarak Viyana'da dünyaya geliyor. Sanat eğitimi alıyor. Henüz 17 yaşındayken Almanya’da çevirdiği  ‎Ecstasy filmde çıplak yüzme sahnesiyle hemen dikkat çekiyor. İlk evliliğini Avusturya'nın önde gelen silah imalatçılarından Fritz Mandl ile yapıyor ve böylece diktatörler çevresine giriyor. Çünkü kıskanç eşi Mandl karısını hiç yanından ayırmıyor, iş toplantılarına bile götürüyor. ‘Ecstasy and Me’ başlığını taşıyan otobiyografisinde Lamarr, ‘Hitler elimi öperdi, Mussolini iskemlemi tutardı’ diye yazıyor.

Eşiyle birlikte teknik toplantılara da katılıyor, hayli mühimmat bilgisi ediniyor. Hatta bu toplantılardan birinde torpillerin radyo sinyalleriyle yönlendirilmesi aklına geliyor, ancak radyo frekansının kolaylıkla tespit edilebileceği gerekçesiyle bu fikri suya düşüyor. Sonra da kocasına karşı ilgisini yitiriyor, Nazilere yapılan silah satışlarından da rahatsız oluyor. Bunun üzerine 1937'de, Mandl'ın seyahatte olduğu bir gün Eva Marie, hizmetçisinin kahvesine uyku ilacı karıştırıp, hizmetkarlardan birinin üniformasını giyiyor ve trene atladığı gibi Londra'nın yolunu tutuyor.

Heyd Lamarr Hollywood’da

Orada MGM film yapımcısı Louis B. Mayer’i ziyaret ediyor ve iş istiyor.  Mayer pek istekli davranmıyor ve ben zaten yarın New York’a dönüyorum zamanımız da yok diyor. Görüşme ofisinden çıkan Eva Marie hemen aynı gemiden kendisine de ABD bileti alıyor. İkili bir iki gün sonra gemide karşılaşıyorlar ve sonunda Eva Marie MGM ile haftada 500 dolarlık anlaşmayı imzalıyor. Eva Marie Amerika’ya gidince önce Alman isminden kurtulup Hedy Lamarr adını alıyor. Hollywood’de hemen bir filmde başrol rolü veriyorlar. Oyunu için metinleri istediğinde gerek yok siz sadece oturup gülümseyeceksiniz diğer  oyuncular gerekenleri yapacaklar yanıtını alıyor. O dönem güzel bir kadın ve etrafında oyunculardan oluşan film formatı öyle. Film çok başarı kazanıyor. Ardı ardına büyük prodüksüyonlar gerçekleştiriliyor. Hollywood'da Spencer Tracy ve Clark Gable gibi aktörlerle başrol paylaşıyor. Bu arada çok talihsiz bir karar alarak, ünlü Casablanca filmi için yapılan teklifi geri çeviriyor. Eleştirmenlere bakılırsa iyi de oluyor. Çünkü Hedy Lamarr o aşırı güzelliğine karşın son derece yeteneksiz bulunuyor.


Lamarr’ın özel hayatı çok başarısız. Altı kez hepside zengin erkeklerle evleniyor, iki de çocuğu oluyor. Eşleriyle mutlu olamadığı gibi çocuklarıyla da sağlıklı bir ilişki kuramıyor. Gençliğinin gitmesiyle birlikte gözden düşüyor, 40'lı yaşlarında parası tükeniyor. 1966'da 10 bin dolara bir rol kapıyor. Yaşlanan bir divayı canlandırması isteniyor. Derken Florida'da bir dükkandan bir çift terlik çalarken yakalanıyor. Açılan dava düşüyor ama, bu arada film teklifi de uçup gidiyor.

Oynadığı son büyük film 1949 yılında gişe rekorları kıran Samson ve Dalilah oluyor. Victor Mature'ün Samson rolünü oynadığı film ticari açıdan başarılı olsa da bir oyunculuk harikası olmadığı kesin. Yönetmen Cecil B. DeMille, film vizyona girmeden önce Groucho Marx'ı projeksiyon odasına çağırıp fikrini sorduğunda, ‘Bence bu film iş yapmaz’ diyor. DeMille ‘Neden?’ diye sorunca da şu yanıtı veriyor: ‘Çünkü roller ters olmuş. Victor Mature'ün memeleri, Hedy Lamarr'ınkilerden daha büyük.’

Yıldızla piyanist Hitler'e karşı

II.Dünya savaşı sırasında özellikle Atlantik Okyanusu üzerinde karşılıklı olarak sivil gemilere denizaltılardan torpil ile ciddi saldırılar oluyordu. Askeri teknoloji alanında çalışan mühendisler 1930'ların ortalarından beri torpillerin güdüm sistemiyle ilgili sorunu çözmeye çalışıyordu


O günlerde torpillerin hedefe isabet oranı çok düşüktü. Bir kez fırlatıldıktan sonra rotalarını korumak kolay olmuyordu. Hedefe tam isabet için çok fazla sayıda torpil atılması gerekiyordu bu da zaman ve maliyet kaybıydı. Torpilin radyo sinyalleriyle yönlendirilmesi mümkündü, ancak bu sefer de tek frekans üzerinden giden sinyalin karşı taraf tarafından yakalanması çok kolaydı.


1940 yılında Amerikalı senkronize piyano bestecisi George Antheil ile tanışması, uzaktan kumandalı torpil sisteminin geliştirilmesine büyük katkıda bulundu. Yahudi geçmişiyle Hedy Lamarr, Hitler'e karşı verilen savaşa katkıda bulunmak için yanıp tutuşuyordu. Müttefik denizaltılarının Hitler'in denizaltıları karşısında avantajlı konuma gelmesini istiyordu. Lamarr ve besteci George Antheil kafa kafaya vererek güdüm sistemi sorununu çözdü. Birlikte piyano çalarken Lamarr, çok sayıda frekans üzerinden işleyen bir güdüm sistemi fikrini ortaya attı. Daha önce Ballet Mecanique filmine, 16 piyano için farklı notalarla senkronize müzik yazan Antheil, bu deneyimden yola çıkarak, piyano üzerindeki tuşlara bağlı 88 frekanslık bir sistem geliştirdi. Sinyal tek bir frekans yerine, birinden diğerine atlayarak gidiyordu. Böylece sadece alıcı ile vericinin bildiği programın üzerindeki frekanslar arasında giden sinyalin kırılması mümkün olmuyordu. 


İkili, icatlarına 11 Ağustos 1942'de 2.292.387 sayılı patenti aldı. Lamarr bizzat gidip en üst askeri yetkililere buluşunu açıkladı ve uygulanmasını istedi, ama ona verilen yanıt çok dramatikti ‘Lütfen siz film çevirmeye devam edin, bu işleri de bize bırakın’ . Bu buluş II.Dünya Savaşı sırasında hiç kullanılmadı ve Lamarr ile Antheil patent hakkını 1957'de kaybettiler. ABD Deniz kuvvetleri 1962’de Küba'yı Sovyet gemilerine karşı kuşatması sırasında patenti kullanmak için gerekli hazırlığı yapmıştı fakat savaş çıkmayınca gene kullanılmamış oldu. Sonrasında patent tozlu raflarda unutulup gitti.

Mobil iletişimin temelini iki sanatçı atıyor

1990’ların başlarında uydu mesajlaşmasını ve mobil iletişimin korunması, şifrelenmesi için yöntem arayan araştırıcılar laboratuarlarda ve üniversitelerde geçerli bir yöntem bulamayınca eski patentleri araştırmaya başladılar ve Lamarr’ın patentiyle karşılaştılar. Önce uydu mesajlaşmasına uyguladılar. Hemen ardından cep telefonları gelince mobil iletişim için başka bir yöntem aranmadı bile. Benzer şekilde bluetooth için de. Bir film ve piyano sanatçısı artık herşeyimiz olan mobil iletişimin temel taşını oluşturmuştu. Lamarr, patentinin süresi dolduğu için icadından parasal bir kazanç sağlayamadı ama son yıllarında yeniden hatırlandı ve 19 Ocak 2000'de 85 yaşında öldü.



No comments:

Post a Comment