Imhotep, Mısır’ın eski adı olan Antik
Kemet’te III.Hanedanlık döneminde MÖ 2650’li yıllarda doğmuştur. Tarihin
yazdığı ilk mühendis, mimar ve doktor olarak biliniyor. Filozof, şair, bilge
kişi, katip, astrolog, firavun baş veziri, büyük sarayın yöneticisi, güneş
tanrısı Ra’nın en üst rahibi, şef inşaatçı, Şef heykeltraş gibi ünvanlarıyla
çok yönlü bir dahi olarak kabul ediliyor.
Imhotep’in dört Mısır Firavunu saltanatı
döneminde yaşamış olabileceği sanılıyor. Firavun heykelindeki bir yazıda Imhotep’den
Firavunun baş veziri, Büyük evin yöneticisi, Heliopolis’in en yüksek din adamı ifadeleriyle
bahsedilmektedir.
Imhotep’in tarihçilerin bazılarına
göre Memphis yakınlarında Ankhtowe’da, bazılarına göre de Antik Thebes’in
güneyinde Gebelein köyünde doğmuştur. Imhotep’in babası Kanofer bir
inşaatçıdır. Annesi Mendes eyaletinden Khreduonkh’dir. Eşinin adı Ronfrenofert’di.
Imhotep’in adı ‘Barışla gelen’
anlamındadır. Asil bir aileye (hanedan
da değildi) doğmuş olmasının avantajı, kişisel zekası, doğal yetenekleri, işe adanmışlığıyla
çok kısa zamanda Antik Mısır’da parladı ve yükseldi.
Firavun Djoser ve
mühendis Imhotep kabartmaları
Sonradan yapılan heykellerde
ayakta, tanrı gibi sakallı ve ankh ile asa taşır vaziyette gösterilmiştir. Ankh, “T” harfinin üzerine oturtulmuş
küçük bir daireden oluşan bir Antik Mısır sembolüdür. Hiyerorglif yazıda ankh
hayatı temsil eder. Çember kadını, T ise erkeği temsil eder. Kadın ve erkeğin
birleşmesi de hayatı oluşturur. Ankh’ın çemberinin tanrılar tarafından
tutulduğuna inanılır. Mısırlı rahipler vatandaşları kutsarken yada mumyalarken
genellikle ellerinde bir ankh
taşırlardı.
Ankh orijinal haç olarak da
bilinir. Hiristiyan haçı ile şekilsel benzerliğine rağmen ankh hayatı, haç
ölümü temsil eder. Buna rağmen Hiristiyanlığın Mısır dinsel ritüellerinden
aldığı oldukça fazla şey vardır. Ankh da bunlardan biri olabilir.
Antik Mısır’da MÖ 1700 yıllarında
yazılan Westcar Papirusleri’nde din
adamlarının ve sihirbazların mucizelerinin anlatıldığı beş hikaye vardır. Dünya
edebiyatının gelişmesi açısından çok önemli metinler olan bu hikayeleri
anlatanlar, Dördüncü hanedanlık döneminde Firavun Cheops’un oğullarıdır. Cheops Giza’daki büyük piramidi yaptıran
firavundur. İsminin yazılı olduğu yer tahrip olmuşsa da birinci hikayede
anlatılan mucizelerin Imhotep’e ait olduğuna inanılmaktadır.
Mısır Firavunu Djoser (MÖ. 2650 – 2575)
Antik Mısır’da MÖ 2686-2181
yılları arasındaki dönem Eski Krallık olarak adlandırılmaktadır. Bu dönem
üçüncü hanedanlıkla başlamış, sekizinci hanedanlıkla sona ermiştir. Üçüncü
hanedanlıktan olan Firavun Djoser (Netjerikhet)
Eski krallığın ilk firavunlarındandır. Hanedanlığı döneminde kendisine Netjerikhet
(kutsal vücud) denildi. Muhtemelen doğduğunda konan ismi olan Djoser ölümünden
çok sonra, özelikle yazılı metinlerde kullanılmaya başlandı. Kahire müzesinde
sergilenen heykeli 1924-1925 yılları arasında Basamaklı Piramit kazılarında Serdab
bölgesinden çıkarılmıştır.
Kaynaklara göre Djoser 19 sene
hükümdarlık yapmıştır. Döneminde, baş veziri mühendis Imhotep sayesinde Heliopolis
ve Gebelein’de imar faaliyetlerinde bulunmuştur ama en önemli eseri Basamaklı Piramit’tir.
Djoser krallık topraklarını Aswan’ın güneyine kadar genişletti. Sina
yarımadasında turkuaz ve bakır gibi madenler çıkarttı.
Devlet bürokrasisinin geliştiği Eski
krallık döneminde Mısır çok zengin ve güçlü bir devlet olmuştur. Firavunun
tanrı Horus’un (Horus tüm Mısır tarihi boyunca kralların özel koruyucusu olarak
kalmış, şahin olarak tasvir edilmiştir.) rekarnasyonu olduğuna inanıldığı için
piramitler gibi etkileyici yapılar inşa edilmiştir. Üçüncü hanedanlık döneminde
basamaklı piramit, dördüncü hanedanlık döneminde Giza ve Sphinx’deki piramitler
yapılmıştır. Beşinci hanedanlık döneminde mezarlara, öldükten sonraki yaşama
yardımcı olması amacıyla, dinsel metinlerde konulmaya başlandı. Bunlar bilinen
en eski dinsel metinlerdir. Altıncı hanedanlık döneminde merkezi Firavun otoritesinin
zayıflamasıyla halk içinden çıkan liderler ve din görevlileri daha güçlü hale
geldiler. Bu yöneliş de sonunda ülkeyi çöküşe götürdü.
Basamaklı Piramid
İnşaası
Antik Mısır’da yönetici sınıftan
ölülerin mastabalara (Eski Mısır’da mezarların üzerine yapılan üstü düz oda)
gömülmesi uygulaması MÖ.2630 dolaylarında Firavun Djoser için Basamaklı
Piramit’in yapılmasıyla birlikte değişti. Mühendis Imhotep Mısır’ın ilk büyük
boyutlu piramidini inşa ederken öylesine
başarılı oldu ki ölümünden sonra tanrı ilan edildi.
Piramit Kahire’ye yakın Saqqara’da Büyük Piramit’ler sahasının karşısındaki alanda yapılmıştı. Imhotep bu piramidi yaparken eski Mısır yazılarında kutsal olan üçgenden (firavunu sonsuzluğa taşıması için) ve merdivenden (firavunu sonsuzluğa daha rahat ulaştırması için) yararlanmıştır. İmhotep’in mühendisliğe en büyük katkısı, önceden biçimlendirilmiş taşlarla yapı inşa etmeyi keşfetmesidir. Imhotep ayrıca papirus rulolarını bulan, ve mimaride kolonu ilk kullanan kişidir.
Piramitin güney kenarında, iki
avludaki sütunların, firavunun Memphis’deki sarayındaki sütunların aynısı
olduğu görülüyor. Avlulardan geniş olanı, firavun ailesinin göründüğü ve firavunun
ilk olarak taç giyme töreninde ve diğer büyük şenliklerde kullandığı, özenle
hazırlanmış forumdu. Bu kullanım doruk noktasına MÖ. 34 yılında Kraliçe
Kleopatra’nın tanrıça İsis kılığında göründüğü büyük taç giyme töreninde
ulaşmıştır. İçinde diğer şehirlerin tanrıları için küçük mabedlerin ve Mısır’ın
her krallığını temsilen iki tahtın yer
aldığı daha küçük olan avlunun, sed festivali için kullanılanın bir kopyası
olduğu görülür. Bütün bunlar firavuna yalnızca piramidin altındaki odalara
yerleştirilmiş eşyaların değil, aynı zamanda yaşamdan sonra hükümdarlığa devam
edebileceği bir ortamın da sağlandığını gösteriyor.
Mezapotamya’nın ilk büyük
tapınakları kerpiçten inşa edilmişti. Piramit ise taştan yapıldı. Kireçtaşları
taş ocağında aralarına sokulan tahta kamaların su dökülerek şişirilmesiyle
parçalara ayrılıyor, istenilen şekle sokulduktan sonra da inşaat alanına
taşınıyordu. Sertab odasına yerleştirilen Djoser’in heykeli, adakların
yerleştirildiği odayı görecek şekilde tasarlanmıştı. Ayrıca firavun ilk kez kabartmalarda eski
geleneklerde olduğu gibi fatih olarak değil, krallığın ritüellerini yerine
getiren biri olarak tasvir edilmiştir. Bunların birinde firavun muhtemelen Sed
(Heb sed de denir, firavunun yönetiminin devamını dileyen festivallerdir) töreninde
koşarken görülmektedir. Firavunun koşması hükümdarlığa uygun olduğunu, hala
koşabildiğini göstermesi için yapılan bir ritüeldi.
Djoserin'in Basamaklı
Piramit’inin orijinal yüksekliği 60 metre idi. Yapının tabanı 121 metre uzunluk ve 109 metre
genişlikle kareye yakın bir formdaydı. Yukarıdaki resimde önde Heb Sed avlusundaki
yapılar gözüküyor. Imhotep yapılarında taşı öylesine güzel kullanmıştır ki, girişte
yer alan sütunlar demetler halindeki papirus kamışlarına benzer şekilde yivlerle
süslenmiş, taş tavanlar ise ahşap kütüklere benzetilmiştir.
Piramit kendisini çevreleyen derin
bir hendek ve 549 metre uzunluk, 247
metre genişlik, 9.1 metre yüksekliğinde taş bloklardan oluşan bir duvar ile korunuyordu. Piramit, mezarlar,
sunaklar ve avlulardan oluşan bir kompleksin merkezinde yer alıyordu. Dini
törenler Tapınakta ve Heb sed avlusunda yapılıyordu.
Piramidin beyaz ince kireçtaşı
ile yapılan dış düzey kaplamasının neredeyse çoğu, bazı yerlerde de asıl
taşıyıcı blok taşlar yok olmuştur. Piramit inşaasının değişik dönemleri en iyi
doğu tarafından gözükür. Orijinal yapı,
yer altına gömülmüş bir hücre odadır. Bu oda çoğu diğer mezar odalarının aksine
dikdörtgen değil karedir. Firavun mezar odası 28 metre yer altındadır ve mezara
giden bir şaft (dikey koridor) mevcuttur. Oda girişi üç ton ağırlığında bir
granit taşla mühürlenmiştir. Oda iç yüzeyleri ince kireçtaşı ile kaplıdır.
Araştırmalar planların inşaat
devam ederken, birçok kez değiştiğini göstermektedir. Yapılan denemeler ve geri
dönüşer, ileriki dönem Mısır piramitlerinin gelişimi için bir temel
oluşturmuştur. Piramit başlangıçta, şekilde M1 olarak gösterilen bir mastaba
yapısı olarak inşa edilmiştir. Yapı daha sonra dört kenardan eşit olarak
büyütülerek M2 formunu dönüştürülmüş, sonrasında da sadece doğu tarafından
büyütülerek M3 formuna gelmiştir. Mastabanın
basamaklı piramite dönüşmesi de iki aşamada olmuştur. İlk aşamada dört kat yapılmış (P1), sonrasında
iki kat daha yapılarak altı basamaklı piramit (P2) oluşturulmuştu.
Piramiti yaparken duvarı
oluşturan iri taş bloklar düşey olarak değil, piramidin ortasına eğimli olacak
şekilde yerleştirilmiştir. Bu teknik piramidin yapısal sağlamlığını önemli
ölçüde artırmıştır. Yapımcıların yapıyı mastabadan piramite neden döndürdükleri
hala tartışılan bir konudur. Bazıları Firavun mezarının Nil’den görülmes için
bazıları da dinsel nedenlerden dolayı olduğunu iddia etmektedir. Güneş doğarken
ve batarken, bazı özel durumlarda optikal ilüzyon nedeniyle, gökyüzünden bakıldığında
basamaklı piramide benzer şekilde gözükmektedir. Mısırlılar’ında baş tanrısı RA
güneş olduğu için firavun kendisine mezar olarak basamaklı piramit yaptırmış
olabilir.
Imhotep ayrıca Djoser’den sonra
firavun olan Sekhemkhet'in yarım kalmış piramidine de katkıda bulunmuştur. Sekhemkhet´in
piramidi 115x115 metre tabana oturan altı yada yedi katlı 70 metre yükseklikte
basamaklı bir piramit olacaktı. Sekhemkhet’in ani ölümüyle sadece ilk basamağı
bitirilebildi. Imhotep Edfu’daki ilk tapınak inşaatıyla da
ilişkilendirilmiştir. Tapınak planlarının cennetten Memphis yakınlarına
düştüğüne inanılır. Efsaneye göre Imhotep ve Memphis tanrılarının kralı Ptah ilahi
güçlerini birleştirerek tapınağı inşa etmişlerdir.
İmhotep'in mezarı hala
bulunamamıştır ama hastalarını tedavi ederken kullandığı oda bulunmuş ve modern
tıbbı kullandığı buradan anlaşılmıştır.
Tıp ve Din Alanındaki Çalışmaları
İmhotep aynı zamanda iyi bir
hekimdi. Tıbbın babası olarak kabul edilen Hipokrat'ın doğumundan 2,200 sene
önce modern tıbbı kullanmıştır. Her ne kadar Yunanlı tabib Hipokrat genel
olarak modern tıbbın babası kabul edilirse de, tıbbın gerçek babası Imhotep’dir.
Yunanlılar Imhotep’e öyle hayrandılarki, Kemet’i işgal ettiklerinde Imhotep’e tapmaya başladılar. Imhotep’i sağlık tanrıları
olan Asclepius ile özdeşleştiriyorlardı.
Imhotep’in en iyi bilinen
yazıları tıbbi metinlerdir. Dünyanın en eski tıbbi dökümanı olan, 90 atanomik
terimin ve 48 yaranın açıklandığı, Edwin Smith Papirüsü’nün yazarı olduğuna
inanılır. Sir William Osler’e göre, bir hekim olarak Imhotep 200 den fazla
değişik hastalığı teşhis ve tedavi etmiştir. Bunlar arasında 15 mide, 11
mesane, 10 kalın bağırsak, 29 göz, 18 deri hastalığı vardır. Verem, apandisit, gut, eklem iltihabı
hastalıklarını iyi etmiştir. Bunlara ilave olarak cerrahlık ve dişçilik de
yapmıştır. Kan dolaşım sistemini, kritik organların fonksiyonlarını biliyordu. Şifalı
bitkilerden ilaçlar üretiyordu. Antik çağın karanlığından aydınlığa çıkan ilk
kişiydi.
Heliopolis’in en yüksek din adamı
olan Imhotep aynı zamanda Aşağı(kuzey) Mısır’ın en önemli din adamlarından
birisidir. O zaman Mısır başkenti Memphis olmasına rağmen, Helioppolis Mısır’ın
dini merkezi kabul ediliyordu. Dehasından ötürü sonraki Mısır nesilleri
tarafından tanrısallaştırılmıştır. Memphis’de 200 den fazla sene popüler olan, kurduğu
Asklepion adlı ruhani merkez, tapınak,
sanatoryum ve tıb okulu içeriyordu.
Imhotep Tanrı Oluyor
İmhotep Kemet’in kişisel
kültlerinden biriydi. Özellikle saygı duyulan, çok yönlü bir dahi olan Imhotep
soylu ve cömert bir kişiliğe sahipti. Ölümünden sonra, Romalı Katoliklerin
azizleri gibi, yaşayan insanlar
için tanrı katına yükseltilmiştir. Ölümünden
yaklaşık 100 yıl sonra, ikinci seviye tanrılar arasından tıp tanrısı
yapılmıştır. Ölümünden 2,000 sene sonra, yaklaşık MÖ 525 yıllarında büyük
tanrılar seviyesine yükseltilerek, Memphis’deki üçlüden Nefertem’in yerine
geçmiştir.
Mısır mitolojisinde Ptah, Memphis
tanrılarının kralıydı ve güneşi, ayı, dünyayı yaratmıştı. Sekhmet, savaş, aşk
ve koruyucu tanrıçaydı. Nefertem’de Sekhmet ile Ptah’ın oğulları ve cesaret
tanrısıydı. Yeni Krallık firavunlarından III.Ramses, Memphis’de üç tanrı için granitten gizemli ve devasa
bir tapınak yaptırmıştı.
Kemet dinine inananlar Firavunlar
haricinde yalnızca Amenhotep ve Imhotep’i büyük tanrılar seviyesine
yükseltmişlerdir. Imhotep aynı zamanda akıl, yazma ve öğrenme tanrısı Tehuti
ile de özdeşleştirilmiştir. Yunanlıların İmhotep’e özel ilgilerinden sonra Romalılar
da saygı göstermişler, Claudius Caesar ve İmparator Augustus, Kemet tapınağı
duvarlarına Imhotep’i öven ifadeler yazmışlardır.
İmhotep, yedi yıl süren kıtlığı nasıl giderdi?
Nil nehri tanrısı Khnum
Imhotep’e atfedilen efsaneye göre:
Nil’in suları azaldığı için yedi yıl kıtlık çeken Mısır
halkının derdini çözmek ister. Nil sularını kontrol eden tanrı Khnum ile görüşmeye, tanrının yaşadığı
Nil üzerindeki adaya gider. Tapınakta dua etmeye başlar. Dua sırasında uyuya
kalan Imhotep rüyasında tanrı Khnum’u görür. Ona durumu anlatarak yardım ister.
Tanrı da kuraklığın sona ereceğini müjdeler. Imhotep uyandığında hemen saraya
giderek firavuna müjdeyi verir. Gerçekten de kuraklık sona erer ve Mısır halkı
kuraklığı Imhotep’in sona erdirdiğine inanır.
Imhotep, İsrailoğullarını kuran Yakup Peygamberin oğlu Yusuf (Joseph) mu?
Imhotep tarihi gerçek bir
kişilik, Yusuf Incil’e dayanılarak anlatılan yarı mitolojik bir kahraman. Çok
farklı dönemlerde yaşadıklarına inanılsa da Imhotep’in hayatı ile İncil’de
yazan Yusuf’un hayatı arasında çok fazla benzerlikler var. Alt bölümde bu ikili
arasındaki benzerlikler bir tabloda sıralanmıştır.
Tevrat ve İncil’de efsaneleri
anlatılan Yusuf, firavunun en yakınındaki en güçlü devlet adamıydı. Dini
kitaplara göre zeki, hızlı, önsezili ve geniş vizyonluydu. En karmaşık olayları
yaratıcılığı sayesinde yorumlayabilen, isabetli bir şekilde planlayan ve
yöneten bir kişiğe sahipti. Aynı zamanda sakin, çalışkan, ekonomik ve mali
konularda becerikli birisiydi. Güç
sahibi olanlara nasıl hizmet edileceğini ve gücün toplumun lehine nasıl
yönlendirileceğini çok iyi biliyordu.
İleride İsrailoğullarını kuracak Yakup, Kenan Ülkesi'nde yaşarken 11.
oğlu Yusuf kendisini sevmeyen ve
kıskanan abilerince Mısır’a giden köle tüccarlarına satılır. Mısır’da satıldığı
evin hanımı tarafından haksız bir suçlamayla hapse düşer. Zindanda başladığı
rüya yorumculuğuyla ünü duyulur.
Firavun iki rüya görür. Nil’den çıkan güzel ve semiz yedi inek
otlarken, birden yedi çirkin ve cılız inek daha çıkar ve cılız inekler, semiz
inekleri yerler. Firavun’un ikinci rüyasında ise bir ot sapının ucunda yedi güzel
ve dolgun başak yeşerir. Sonra, doğu rüzgarıyla kavrulmuş yedi başak daha biter.
Cılız başaklar, güzel ve dolgun başakları yutarlar. Firavun uyandığında
Mısır'daki tüm bilge ve büyücüleri çağırarak rüyasını yorumlamalarını ister ancak
kimse düşü yorumlayamaz. Son çare olarak zindandan Yusuf'u çağırırlar. Yusuf
yedi yıl bolluk olacağını, yedi yıl ise çok şiddetli bir kıtlık olacağını söyler.
Bolluk süresince ülkedeki ürünlerin beşte birinin depolanmasını tavsiye eder. Firavuna,
bilgili bir adam bulup Mısır'ın başına geçirmesini tavsiye eder.
Yusuf'un söylediklerinden çok etkilenen ve onun bilgeliğine hayran
kalan Firavun IV.Amenhotep, mühür yüzüğünü parmağından çıkarıp Yusuf'un eline
takar. Yusuf Mısır'da firavun'dan sonra
ikinci adam olur. Kıtlık yılları gelmeden önce toplayabildiği kadar tahıl
toplayıp depolar, kıtlık yıllarında da halkını doyurur.
Babasının ve ailesinin yaşadığı Kenan’da (Şeria nehri'nin batısındaki
Antik Filistin toprakları) kuraklıklar başlayınca Yusuf ailesini Mısır’a
getirtir. Böylece İsrailoğulları Mısır’a yerleşirler. Yusuf, önce devlet adına
buğdayı Mısır halkına parayla satar . Kıtlık nedeniyle halkta para kalmayınca
koyunlarına, sığırlarına karşılık tahıl verir.
En sonunda halkın tarlasına karşılık buğday satar ve tüm araziler
firavuna geçer. Halk böylece firavunun tarlalarında çalışan köleye dönüşür.
Yaklaşık 400 yıl süren kölelik devrinden sonra İsrailoğlulları Musa’nın
liderliğinde yeniden Kenan’a dönerler.
İsrailoğullarını kuran Yakup’un
oğlu Yusuf (Joseph) ile Imhotep ararsında ilişki kurularak, Imhotep’in Yakup’un
11. çocuğu olan Joseph olduğunu ilişkin iddialar vardır. İncil’de geçen
anlatılarda da Joseph ile Imhotep arasında da birçok benzerlik görülmektedir.
Sonuç olarak iddia doğru gözükmüyor.
Muhtemelen Imhotep ve Yusuf (Joseph) farklı kişiler. Yusuf efsane bir kişilik olmasına
rağmen Imhotep tarihsel bir gerçektir. Hayatlarında çok benzerlikler var. Bazı benzerlikler Famine Stela denilen bir
metnin hatalı yorumlanmasından kaynaklanıyor. Imhotep MÖ. 2660’da yaşamış. Yusuf’un
babası İsrailoğullarını kuran Yakup, Tevrat’a göre Hz.İbrahim’in torunu. Hz.İbrahim’in MÖ
1900-1800 yılları arasında yaşadığına inanıldığına göre arada yaklaşık 750
senelik fark var. Yusuf’u anlatan metinler ilk kez MÖ 6-8 yüzyıllarda görülür. İbranilerin
din büyüğü ve ataları olan, Tevrat ve İncil’de hikayeleri anlatılan Yakup ve Yusuf
İslamiyet’te de peygamber olarak kabul edilmektedir.
Ayrıca Yusuf’un kardeşlerini
kıskandıran rüyaları Akad kralı I.Sargon’un rüyalarına çok benziyor. Sargon aynı
zamanda Musa gibi içi ziftle sırmalanmış bir sepetle Nil nehrine bırakılıyor. Bir
bahçıvan bulup büyütüyor, kralın sarayına girerek zamanla krallığa yükseliyor.
Musa’nın hikayesinin de buradan esinlenilerek yazıldığı söyleniyor. Yedi yıl
bolluk yedi yıl kıtlık ile ilgili Mezopotamya ve Kenan’da da benzer efsaneler
var.
Dinler tarihi incelendiğinde her
toplumun kendinden önce yaşanmış önemli olay ve kişilikleri kendi toplumu ile
özdeşleştirerek yeni efsaneler yarattığını görüyoruz. Muhtemelen bu yazıda incelediğimiz
Imhotep’de kendisinden sonra gelen toplumları binlerce sene etkilemiş ve yeni
efsanelere kaynak olmuştur.
Kaynakça:
U-Shaka Craig, Ph.D. – Great
Imhotep
C.W. Ceram – Tanrılar Mezarlar ve
Bilginler
Charles Freeman - Mısır, Yunan ve Roma Antik Akdeniz Uygarlıkları
Mimarlık - NTV Yayınları
Charles Freeman - Mısır, Yunan ve Roma Antik Akdeniz Uygarlıkları
Mimarlık - NTV Yayınları
ÇOK BAŞARILI BİR PAYLAŞIM OLMUŞ, emeği geçen kişilere teşekkür ederim.
ReplyDeleteAnlatımı, görselleriyle çok iyi. İlgili alanlarda yeterli bilginiz olmasa da kolay anlaşılır bir metin olarak da dikkati çekiyor. Başka okumalar için de ilgi uyandırıyor. Emek verenler sağ olsun.
ReplyDelete