Renkler, her toplumda değişik anlamlar ifade eder. Ak renk Türk'lerde ve Çin'lilerde batıyı temsil ederken, Hint'lilerde doğuyu, Maya'larda kuzeyi temsil eder (Gabain 1968: 109). Her topluluğun yücelttiği veya sevmediği renkler olduğu gibi, bu renklerin belirttiği yönler de farklıdır. Bir toplulukça sevilen renkler, bir diğer toplulukça sevilmeyebilir. Renkler, gerçek niteliklerinin yanı sıra bazen bir değer yargısı olarak da kullanılabilmektedir (Ögel, 1991: 377). Sarı renk, Çin, Tibet gibi toplulukların kültüründe imparatorluklarının simgesi olması dolayısıyla en sevilen renk iken, Türk kültüründe önemli bir yeri olmadığı gibi, felaket, kötülük ve hastalığın sembolü olmuştur (Ögel, 1991: 31, 480). Örneğin, "Ak", temizlik, anlık, ululuk, yaşlılık, tecrübe, büyüklük gibi yüceltici sıfatlarının yanı sıra Batı'yı temsil eden "Kara" kelimesi ise toprak, güç, kuvvet ve bazen de keder, yas ve alt tabaka anlamlarını da taşıdığı gibi Kuzey'i de temsil eder (Ögel, 1991).
Ayrıca dünyanın dört bölüme
ayrılması ve renklere göre düzenlenmesi fikrinin de yalnız Türk'lere ve
Çin'lilere mahsus olmadığı bilinmektedir. Türk'lerde, Doğu=mavi/yeşil, Batı=ak,
Güney=kızıl, Kuzey=kara renkleri ile sembolleştirilmiştir. Çin'lilerin renklerle
yön belirleme kültürü Türk'ler ile aynıdır.
M.Ö. Moğolistan steplerindeki
halklar, Şaman inancında olup, mavi, kırmızı, beyaz ve siyah renkleri ile Doğu,
Güney, Batı ve Kuzey yönlerini belirlemişlerdir.
Hunların ordu yapısında, Hun
hükümdarı dışında, hiyerarşik sırasıyla Sol ve Sağ Bilge beyi, Sol ve Sağ Kolu
beyi, Sol ve Sağ general, Sol ve Sağ bölük komutanı, Sol ve Sağ Kutluk
Beylerinden, tüm Sol beyleri doğuda, Sağ beyleri de batıda otururken, Hun
hükümdarı da ortada oturuyordu (Ssu-ma-ch'ien ; 1975 : 2890-2891). Genelde Sol
bey, Sağ beye göre büyük idi (Fen-ye, 1965 : 2944). Bu belgelere göre, Hunlar
doğu yönüne önem vermekte ve bu yönün Hunlar için sol taraf olduğu
anlaşılmaktadır. Bu da Göktürklerle tipik benzerlikleri olduğunu
göstermektedir. Hunlar çadırlarda toplu halde iken, büyükler sırtlarını kuzeye
dönerek sol tarafta otururlardı (Ssu-ma-ch'ien, 1975: 2890). Bu belgelerden
Hunların güneşin doğduğu yöne, yani doğu yönüne çok önem verdiği
anlaşılmaktadır. Hunlar için doğu yönü sol, batı yönü sağdır. Kuzey yönü arka,
güney yönü ise ön taraftır.
Bunun dışında, Hunlar mavi,
siyah, beyaz ve kırmızıdan oluşan dört renkle, dört yönü sembolleştiriyordu. Shih-chi'ye
göre, M.Ö. 2000 yılında Hun hükümdarı Mete’nin ordusunda beyaz atlı askerler
batı yönünde, gök atlı (yüzü ve burnu beyaz, bedeni mavi) askerleri doğu
yönünde, siyah atlı askerleri kuzey yönünde, kırmızı atlı askerleri güney yönünde
Çinlilerle savaşmıştır.
Türklerin, M.Ö. 7. yy'larda
renklerle yönü sembolleştirdikleri bilinmektedir. Çinliler ise M.Ö. 3. yy'larda
ancak renk ile yönü özdeşleştirmeye başlamışlardır. Çinliler, Türklerden farklı
olarak dört yönün ortasını temsil eden sarı rengi katmışlardır.
Eski Türkler, dört yönü dört
renkle sembolleştirirken, yönlerin her biri biter sembolik hayvan tarafından
temsil edilmiştir. Doğuyu mavi-koyun, Batıyı beyaz-köpek, Güney'i
kırmızı-çaylak, Kuzey'i ise siyah-yaban domuzu temsil etmektedir. Çinlilerde
ise Doğu tarafına ejder, Güney tarafına kuş, Batı tarafına beyaz kaplan, Kuzey
tarafına da kaplumbağa bakardı. Bu bölümlerden her biri bır renkle temsil
edilmekteydi. Orta kısmı sembolleştiren hayvan ise eski Türklerin Kotus
(Kut=Mukaddes, Us=Öküz) dedikleri ve Uygur Türklerinin günümüzde de Kotaz
dedikleri bir çeşit öküz idi (Gabain, 1968: 108).
Eski Türklerde dört yönün dört
hükümdar tarafından yönetildiğini de Orhun Kitabelerinden öğrenmekteyiz.
"Yir Sup" adı verilen bu hükümdarlar dört taneydi. Gök Han (Mavi
Hükümdar, Doğu'da), Kızıl Han (Kırmızı Hükümdar, Güney'de) Ak Han (Beyaz
Hükümdar, Bati da) ve Kara Han (Kara Hükümdar, Kuzey'de) (Celal Esad Arseven,
1987: 15).
- Doğu; mavi,yeşil
- Batı; ak (beyaz)
- Kuzey; kara (siyah)
- Güney; kızıl (al)
- Merkez; sarı ve altın ile ifade edilmektedir.
Dağ, deniz, şehir, vadi, çöl ve nehir isimlerinin
başında yer alan renkler aynı zamanda bir yönü temsil etmektedir. Bu kapsamda;
Akdeniz (Batı Denizi), Karadeniz (Kuzey Denizi), Yeşilırmak (Doğu Irmak), Ak
Hunlar (Batı Hunları), Kızıl Deniz (Güney Denizi) anlamına gelmektedir. Batı’yı
ifade eden Ak kelimesi Akdeniz isminin, Kuzeyi ifade eden Kara kelimesi de
Karadeniz isminin kaynağını teşkil etmektedir.
Türk Mitolojisinde Yönler ve Anlamları
Doğu yönünün rengi mavi, hayvanı mavi ejder (kök luu), mevsimi bahar, vakti sabah, elementi ağaç ve yıldızı Igaç Yultuz olarak adlandırılan Jüpiter'dir.
Kuzey yönünün rengi siyah, hayvanı kara yılan, mevsimi kış, vakti gece yarısı, elementi su ve yıldızı Suv Yultuz olarak adlandırılan Merkür'dür.
Güney yönünün rengi kırmızı, hayvanı kızıl saksağan (kızıl sagızgan), mevsimi yaz, vakti öğle, elementi ateş ve yıldızı Ot Yultuz olarak adlandırılan Mars'tır.
Batı yönünün rengi beyaz, hayvanı ak pars (ak bars), mevsimi güz, vakti akşam, elementi maden ve yıldızı Erklig olarak adlandırılan Venüs'tür.
Tüm yönlerin ortasında bir merkez alan bulunmaktadır. Bu merkezin rengi sarı, elementi toprak ve yıldızı Sarı Orunguluk olarak adlandırılan Satürn'dür.
Bu yönlerin mevsimler ve vakitler bakımından saat yönünde dönmekte olan bir tasarıma işaret ettiği açıktır. Sabahı öğle, öğleyi akşam, akşamı gece takip eder. Baharı yaz, yazı güz, güzü kış takip eder. Öylece, doğuyu güney, güneyi batı, batıyı kuzey takip etmektedir. Bütün bunların gökyüzü gözlemleriyle ve esasında yıldızların (daha doğrusu gezegenlerin) hareketleriyle ilgili olduğu açıktır.
Mevsimler arasındaki geçişler bu yönlerin sembolleri olan hayvanlar arasındaki etki mücadelesi ile de ilişkilidir. Örneğin, mavi ejder gökyüzünün tepesinde yükseldiğinde vakit bir bahar sabahıdır. Oysa yaz mevsiminin öğle vaktinde en yüksek noktasına çıkan hayvan kızıl saksağandır. Buna karşılık, kara yılan bu vakitte yer altının en derin noktasına inmiştir.
Yönler ve simgeleri arasında gerçek bir üstünlük sıralaması yoktur. Ancak Türkler doğu yönünü her zaman diğer yönlerden daha farklı görmüş ve güneşin yükseldiği bu yöne diğerlerine nispeten biraz daha önem vermişlerdir. Kuzey yönünün de güneye nispetle daha fazla önemsendiği söylenebilir. Bu sonuncusunda herhâlde Çinlilerin Türkleri "Kuzeyli" olarak adlandırmasının da etkisi vardır.
KAYNAKÇA
Doğu yönünün rengi mavi, hayvanı mavi ejder (kök luu), mevsimi bahar, vakti sabah, elementi ağaç ve yıldızı Igaç Yultuz olarak adlandırılan Jüpiter'dir.
Kuzey yönünün rengi siyah, hayvanı kara yılan, mevsimi kış, vakti gece yarısı, elementi su ve yıldızı Suv Yultuz olarak adlandırılan Merkür'dür.
Güney yönünün rengi kırmızı, hayvanı kızıl saksağan (kızıl sagızgan), mevsimi yaz, vakti öğle, elementi ateş ve yıldızı Ot Yultuz olarak adlandırılan Mars'tır.
Batı yönünün rengi beyaz, hayvanı ak pars (ak bars), mevsimi güz, vakti akşam, elementi maden ve yıldızı Erklig olarak adlandırılan Venüs'tür.
Tüm yönlerin ortasında bir merkez alan bulunmaktadır. Bu merkezin rengi sarı, elementi toprak ve yıldızı Sarı Orunguluk olarak adlandırılan Satürn'dür.
Bu yönlerin mevsimler ve vakitler bakımından saat yönünde dönmekte olan bir tasarıma işaret ettiği açıktır. Sabahı öğle, öğleyi akşam, akşamı gece takip eder. Baharı yaz, yazı güz, güzü kış takip eder. Öylece, doğuyu güney, güneyi batı, batıyı kuzey takip etmektedir. Bütün bunların gökyüzü gözlemleriyle ve esasında yıldızların (daha doğrusu gezegenlerin) hareketleriyle ilgili olduğu açıktır.
Mevsimler arasındaki geçişler bu yönlerin sembolleri olan hayvanlar arasındaki etki mücadelesi ile de ilişkilidir. Örneğin, mavi ejder gökyüzünün tepesinde yükseldiğinde vakit bir bahar sabahıdır. Oysa yaz mevsiminin öğle vaktinde en yüksek noktasına çıkan hayvan kızıl saksağandır. Buna karşılık, kara yılan bu vakitte yer altının en derin noktasına inmiştir.
Yönler ve simgeleri arasında gerçek bir üstünlük sıralaması yoktur. Ancak Türkler doğu yönünü her zaman diğer yönlerden daha farklı görmüş ve güneşin yükseldiği bu yöne diğerlerine nispeten biraz daha önem vermişlerdir. Kuzey yönünün de güneye nispetle daha fazla önemsendiği söylenebilir. Bu sonuncusunda herhâlde Çinlilerin Türkleri "Kuzeyli" olarak adlandırmasının da etkisi vardır.
KAYNAKÇA
ARSEVEN, Celal Esad, Türk Sanatı, Cem Yayınevi, 1987.
GABAİN, A.V., "Renklerin Sembolik Anlamları", Türkoloji Dergisi, Ankara, 1968.
ÖGEL, Bahaeddin, Türk Kültür Tarihine Giriş, Kültür Bakanlığı Yayını, Ankara, 1991.
SSU, Ma-ch'ien, Shih-chi (Tarihî Hatıralar), Chung-hua, Shu-chü, Pekin, 1962.